evet az önce uzun zaman sonra 3 gömlek birden ütüledim. bu da dert mi diye söyleneniniz varsa yürüsün gitsin kardeşim, işim gereği sürekli gömlek falan giymem gerekmiyor, ama sabahlara kadar da çalıştığım oluyor. herkesin derdi kendine.
gömlek ütülemekle ilgili sıkıntı büyük. ütüyü hede hödö diye yapıyorsanız pek önemli değil gibi geliyor olabilir, ama sanılanın aksine gömlek ütülemek kumaş pantolon ütülemekten çok daha zor. kumaş pantolonun bir numarası yok, izlerinden katlıyorsunuz, basıyorsunuz buharı. izi şaşırdıysanız da sorun yok, çok çok fazla kaymadıysanız orijinal izden, geçtiğiniz yeri iyice inatla ütüleyerek yeni izinizi oluşturuyorsunuz ve konu kapanıyor.
gömlek öyle değil. öncelikle gömleklerin meşrebine göre kumaşları çok değişkenlik gösterebiliyor, detay yerleri daha fazla ve tam bir baş belasına sahipler, kollar! gömlek kolu ütülemenin kolay bir yolu yok arkadaş, bunu anladım ben. kolun dış kısmına gelen yer nispeten daha rahat olsa da, iç tarafta bileğe doğru gelen kıvrımları açmak ve düzgün açmak büyük zorluk. buna kolay dediğimiz dışa da kat ekleyen üreticileri koyarsak iş iyice zıvanadan çıkıyor ve simetrinin çok daha rahat gözlemlendiği bir yer olduğu için kollarımız, pantolondaki gibi öyle "lan kendi çizgimde ilerlerim ben" de diyemiyorsunuz.
bu bağlamda beyaz yakanın kanayan yarası göynek seçimiyle ilgili iki üç attıracak kadar dertli hale geldiğimi söyleyebilirim. buyrun size hangi göyneği almalı sıralaması. heralde size bütün gömlek markalarıyla ilgili kelamda bulunacak değilim, şu an kullandığım gömlekler arasından bir sıralama attıracağımdır.
5. Lacoste. Evet gömlekleri ve kumaşı çok kaliteli, çok şık. Hatta listenin son sırasında yer alsa bile en kaliteli ve en dayanıklı gömleklerimin Lacoste olduğunu söyleyebilirim. Fiyatı malum Türkiye'de çok iç açıcı değil, en son indirimden güya 150TL'ye almıştım. Sorun ne peki? Ütülenmiyor arkadaş, tek kelimeyle ütülenmiyor, ütü sevmiyor meret. Suyu buharı boca ediyorsunuz, havaya kaldırdığınız an göbek/göğüs bölgesi gibi düz yerlerde bile anında kırışma görülüyor. Ortalama bir ütünün (Philips'in düz bi modeli öyle tank falan yok) su haznesindeki suyun yarısını buhar ve su püskürtmek amacıyla kullanıyorsunuz, biraz bişeye benziyor, ancak sabaha bir bakıyorsunuz yine kırışmış. Şaka değil, şu an bir tane (o da bu dertlerden ötürü çok nadiren giydiğim) Lacoste gömleğim var ve o gömleği giyeceksem akşamdan bir kez ütüleyip sabah giymeden önce bir kez daha üzerinden geçiyorum. Büyük dram.
4. Pierre Cardin. Nispeten biraz daha kolay ütülenen bir kumaş seçiyorlar ancak marka çizgisi çok oturmuş bir ekip olmadıklarından bu modelden modele de çok değişiklik gösterebilir. Fiyatı daha uygun seviyelerde olsaydı bir iki basamak daha da çıkabilirdi belki ama, en son aldığımı 120TL'ye aldım, o nedenle f/p kıyaslamasında fiyattan ötürü biraz aşağılara iniyor. Benim bu son aldığımın çok lanet bir kol çizgisi var, gömleği çok beğenmeme rağmen alırken farketseydim gerçekten almazdım, ama bu modele özgü olduğu için marka geneline yormuyorum. Dayanıklılık ve kalite olarak da, "so so" diyebiliriz. Ultra hassas dikkatli biri değilseniz bir gömleğin 2-3 sene ömrü olabilir.
3. Kiğılı. Günlük skimsonik hayatınız plazada geçiyorsa veya benim gibi sevmediğiniz müşterilerinize giderken fazla iplemiyorsanız kıyafetinizi, tatava yapmayın, Kiğılı'ya basın geçin. Kesinlikle dandik kumaşlar kullanıyorlar, düğmeler falan da ultra dandik, ancak o dandik ince kumaşları çok kolay ütü tutuyor ve kolay kolay da bozulmuyor. Bankacı mallığında düz beyaz aldığım gömleklerimin hemen hepsi Kiğılı. Türkiye'deki algı kahrolsun ki ciddi şık görünmeniz gereken yerlerde de malesef gömlek tercihi beyaz olması gerektiği için başka markalardan da alıyorum, yoksa 5 tane Kiğılı beyaz diz, ağzına sıça sıça 3-4 sene döner döner kullanırsın. Fiyat net olarak hatırlayamıyorum ancak indirime de denk gelirseniz 50-60TL seviyesinden bulmak mümkün.
2. Vakko. Gömlekler kalite olarak Lacoste'ye oldukça yakın seviyede diyebilirim ancak yine de uzun ömürlülük açısından bir tık altta görünüyor. Ütülemesi yine zor, ama en azından mümkün, ilk avantajı buradan yakalıyor. Asıl bu kadar yukarılara çıkmasını sağlayan ise şaşırtıcı gelecek olsa da 50-60TL'ye Vakko B-Line, 80TL'ye Vakko gömlek bulabiliyor olmanız. B-Line da gerizekalı müşterileriniz / iş arkadaşlarınız varsa dikkat çekecektir "eaaa ikinci sınıf" diye, ancak kalite olarak daha geride değil ve hatta kesimleri daha rahat, tasarımları daha sportif. Bir negatif yanı daha, ne giydiğinizle gereksiz ilgilenen yukarıda bahsettiğim tipte insanlar varsa kafa ütüleyebilirler.
1. Marks&Spencer. İşte konuya hakim beyaz yakaların beklediği şampiyon. Yüzünüzde ufak bir tebessüm oldu değil mi? :) İşin sonu abicim M&S, tam anlamıyla sonu. Önceden şunu bilin ki, "non-iron" diye bir şey yok, ütüleyeceksiniz. Hatta non-iron ile easy-iron arasında da çok fark yok ve kesinlikle bu konuda satış görevlileriyle tartışmaya girmeyin. Non-iron olanların makinadan çıkartılıp dikey şekilde düzgün asılarak 1-2 gün beklerlerse kendiliğinden dümdüz olduğunu iddia ediyorlar, yok öyle bir şey. Mutlaka ütülemeniz gerekiyor ama anahtar noktalar şunlar. Birincisi çok kolay ütü tutuyorlar ve bu bozulmuyor, ikincisi benim gibi gün içerisinde değişik şekillere girip çok feci ütü bozuyorsanız veya vücut yapınız gereği ütünüzü hemen atan tipte biri iseniz buna karşı da daha dayanıklı. Dahası, ütüsünün bozulduğu yerler de kullandıkları kumaştan olsa gerek, daha az belli ediyor bu durumu. Fiyat olarak sezon ürünleri alırsanız 120TL'ye kadar çıkabiliyor veya 3'lü paketler sunuyor M&S, bedeninize uygun olarak bunlardan bulursanız 3 gömleği 130-140TL gibi bir fiyata alabiliyorsunuz. Tasarımı daha hoş, şık gömlekler arıyorsanız bu paketler size uymayacaktır, daha çok gündelik takım elbise gömleği koyuyorlar paketlere. Bu durumda yine tek olarak 80-120TL seviyesinde bir para ödemeniz lazım, ama verdiği rahatlığın karşısında kesinlikle değer olduğunu söyleyebilirim.
Türkiye'de çokça tercih edildiği için ayrı bir parantez Beymen için açabiliriz sanırım. Bir kaç yıldır giymiyorum Beymen'den gömlek, ancak hatırladığım kadarıyla kalite olarak Vakko'nun bir tık altı, M&S'e yakın bir seviyede ve nispeten kolay ütülenen gömlekleri olduğunu söyleyebilirim. Listede Vakko ile yer değişebilirler tasarım tercihinize göre. Küçük kafalı gerzek müşterileriniz / iş arkadaşlarınız varsa Vakko yerine Beymen daha az can sıkıcı, kafa ütüleyici bir tercih olabilir.
Sözlerimi bitirirken; kocasının çocuğunun gömleklerini ütüleyen sevgili kadınlarımıza ve benim bir türlü almaya başlayamadığım eve temizlik ütü gibi işlerde yardımcı alınan über kadınlara saygı duruşunda bulunmak istiyorum. Hakkı verilerek yapılan ütü zor iş kardeşim.
Birsey Diyecegim!
Diyecek birşeylerim var.. Okumak isterseniz ne ala.. Öylece bir blog olmaktan fazlası vardı bu fikirde, bekleyemedi, artık şimdilik bu kadarıyla başladı..
24 Eylül 2014 Çarşamba
8 Eylül 2014 Pazartesi
Türkiye'de Silikon Vadisi
http://ekonomi.haberturk.com/teknoloji/haber/987945-turkiyeye-silikon-vadisi
haber bu.. okumaya üşenen bilinçli arkadaşlara kısa bir özet geçeyim: Gebze'de kurulacak "Bilişim Vadisi"ne Oracle, IBM, Samsung, Siemens ve ileriki zamanlarda da inşallah Hewlett-Packard gelecekmiş. Arada belirtilen diğer firmalar da Garanti, Vakıfbank, Halkbank, Kuveyt Türk gibi finans şirketleri ve son olarak Doğa Koleji.
haberin yazılışındaki sığlığa falan girmeyeceğim, habertürk ile taşak geçmeye kalksak 3 yıl malzeme bitmez. ancak haberde bir kaç defa geçen bir deyim var "kuluçka merkezi". ne demek olduğuna dair hiç bir açıklama da yok. tahminlerinizde haklısınız elbette, teknoloji geliştirilen yere denir kuluça merkezi, en basit tabirle, o basitlikte bırakalım.
haberi habertürk'e servis ettiren TIM, nam-ı diğer Türkiye İhracatçılar Meclisi. Türkiye'de ihracat yapan sektör birliklerinin tepesine kurulmuş, esasen sektörler tarafından da pek önemsenmeyen, regülasyon yetkisi de olmayan bir kuruluş. önemi veya başarısı bir kenara, netice itibariyle ihracatla ilgil bir kurum.
çok büyük ihtimalle vergilendirme için serbest bölge olacak olan bir yerleşkeye yabancı yazılım ağırlıklı firmaların gelip yatırım(!) yapacaklarının haberini servis ettiriyor. habertürk de veriyor. Sektör birlikleri ile entegre çalışıp, ekonomi ve maliye yönetiminin bu alandaki yerli firmalara olan teşviklerini ve diğer yardımlarını organize etmekte arada olması gereken kuruluş, ihracatçılar meclisi, oracle, samsung, ibm gelip burada yazılım yazcekler, vergisiz vergisiz kazancekler diye haber servis ettiriyor.
tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz.
haber bu.. okumaya üşenen bilinçli arkadaşlara kısa bir özet geçeyim: Gebze'de kurulacak "Bilişim Vadisi"ne Oracle, IBM, Samsung, Siemens ve ileriki zamanlarda da inşallah Hewlett-Packard gelecekmiş. Arada belirtilen diğer firmalar da Garanti, Vakıfbank, Halkbank, Kuveyt Türk gibi finans şirketleri ve son olarak Doğa Koleji.
haberin yazılışındaki sığlığa falan girmeyeceğim, habertürk ile taşak geçmeye kalksak 3 yıl malzeme bitmez. ancak haberde bir kaç defa geçen bir deyim var "kuluçka merkezi". ne demek olduğuna dair hiç bir açıklama da yok. tahminlerinizde haklısınız elbette, teknoloji geliştirilen yere denir kuluça merkezi, en basit tabirle, o basitlikte bırakalım.
haberi habertürk'e servis ettiren TIM, nam-ı diğer Türkiye İhracatçılar Meclisi. Türkiye'de ihracat yapan sektör birliklerinin tepesine kurulmuş, esasen sektörler tarafından da pek önemsenmeyen, regülasyon yetkisi de olmayan bir kuruluş. önemi veya başarısı bir kenara, netice itibariyle ihracatla ilgil bir kurum.
çok büyük ihtimalle vergilendirme için serbest bölge olacak olan bir yerleşkeye yabancı yazılım ağırlıklı firmaların gelip yatırım(!) yapacaklarının haberini servis ettiriyor. habertürk de veriyor. Sektör birlikleri ile entegre çalışıp, ekonomi ve maliye yönetiminin bu alandaki yerli firmalara olan teşviklerini ve diğer yardımlarını organize etmekte arada olması gereken kuruluş, ihracatçılar meclisi, oracle, samsung, ibm gelip burada yazılım yazcekler, vergisiz vergisiz kazancekler diye haber servis ettiriyor.
tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz.
6 Eylül 2014 Cumartesi
ekümenopolis
sehrin silueti daha guzel oluyordu suphesiz.
Pis, paspaye gecekondular yerine, hani favoriniz degildi ama en azindan eli yuzu duzgun, daha kaliteli duran kuleler geliyordu. Istanbul metropoldu, Izmir gibi köy olacak degildi ya? Tabii siz de isterdiniz aslinda bir Amsterdam gibi olsun, cok daha guzel olsun, ama boyle gecekondular kalacagina da modern kuleler daha iyiydi.
Dunyaca unlu markalara ulasabilmek guzel bir duyguydu, haketmistik bunu, batili modern bir ulke idik biz, Istanbul da parlayan yildizimizdi. 10 yildiz cakildi dun aksam yeryuzune.. vicdanlarımız kupkuru.
Pis, paspaye gecekondular yerine, hani favoriniz degildi ama en azindan eli yuzu duzgun, daha kaliteli duran kuleler geliyordu. Istanbul metropoldu, Izmir gibi köy olacak degildi ya? Tabii siz de isterdiniz aslinda bir Amsterdam gibi olsun, cok daha guzel olsun, ama boyle gecekondular kalacagina da modern kuleler daha iyiydi.
Dunyaca unlu markalara ulasabilmek guzel bir duyguydu, haketmistik bunu, batili modern bir ulke idik biz, Istanbul da parlayan yildizimizdi. 10 yildiz cakildi dun aksam yeryuzune.. vicdanlarımız kupkuru.
8 Eylül 2012 Cumartesi
Albea 1.3 MJet İncelemesi
bisey dicem derken ne demiştim?
SNOWBOARD, Automotive enthusiast, electronics geek, fast-food gourmet, shittypedia, crabby, smart aleck, loose, quippy, addicted, licker, winterlover
Evet bugün bununla ilgili bir şeyler karalayacağım bakalım. Bu arada taşşak yapıyor ya da melankoli yapıyor olsam karalayacam yazardım, şimdi karalayacağım dedim, kahretsin kurumsal yönümü çok seviyorum!
İşyerinin önünde duran arabama minibüsün biri tamponu yere indirme suretiyle gömüverince tatil öncesi napak napak diye dolanmaya başladım ki, imdada sigorta yetişti, kiralık araba verek size ya dedi, havalara uçtum.. albea dediler, biraz canım sıkıldı.. benzinli dediler, sikerim dedim, neyse günlük 10TL farkla dizele çevirdik..
araç 2011 model albea 1.3 multijet. 52kW gücünde, takribi 70bhp ediyor. albea'ya canımın sıkılmasına gelirsek, hiç artizlik nedenlerden değil, herhangi bir albea'ya binip de kapıya baktığınızda aynı hissi hissetmezseniz, siktir olur giderim. evet hızlı araç kullanmayı seviyorum zaman zaman, ama canımı emanet ettiğm tenekenin de bir boka yaramasını istiyorum..
çok uzatmak da istemiyorum ama çenem düştü yine..
2000km kadar yol yaptık kendisiyle.
200kmh görmeyi de başardık, bahçeşehir'den aşağı fırlatarak.
45l'lik depoda 1370km range görmeyi de..
şöferlik başka zanaat tabii.. hıı bakın bu konuda da son derece narsistim.. sitenin ileriki versiyonlarında size araba kullanmayı öğretmeyi de planlıyorum, haberiniz olsun.
SNOWBOARD, Automotive enthusiast, electronics geek, fast-food gourmet, shittypedia, crabby, smart aleck, loose, quippy, addicted, licker, winterlover
Evet bugün bununla ilgili bir şeyler karalayacağım bakalım. Bu arada taşşak yapıyor ya da melankoli yapıyor olsam karalayacam yazardım, şimdi karalayacağım dedim, kahretsin kurumsal yönümü çok seviyorum!
İşyerinin önünde duran arabama minibüsün biri tamponu yere indirme suretiyle gömüverince tatil öncesi napak napak diye dolanmaya başladım ki, imdada sigorta yetişti, kiralık araba verek size ya dedi, havalara uçtum.. albea dediler, biraz canım sıkıldı.. benzinli dediler, sikerim dedim, neyse günlük 10TL farkla dizele çevirdik..
araç 2011 model albea 1.3 multijet. 52kW gücünde, takribi 70bhp ediyor. albea'ya canımın sıkılmasına gelirsek, hiç artizlik nedenlerden değil, herhangi bir albea'ya binip de kapıya baktığınızda aynı hissi hissetmezseniz, siktir olur giderim. evet hızlı araç kullanmayı seviyorum zaman zaman, ama canımı emanet ettiğm tenekenin de bir boka yaramasını istiyorum..
çok uzatmak da istemiyorum ama çenem düştü yine..
2000km kadar yol yaptık kendisiyle.
200kmh görmeyi de başardık, bahçeşehir'den aşağı fırlatarak.
45l'lik depoda 1370km range görmeyi de..
şöferlik başka zanaat tabii.. hıı bakın bu konuda da son derece narsistim.. sitenin ileriki versiyonlarında size araba kullanmayı öğretmeyi de planlıyorum, haberiniz olsun.
20 Ekim 2011 Perşembe
hadi şimdi biraz kürt keselim...
Var mı çözüm önerisi dinlemek isteyen?
Öncelikle sen daha demokratik bir devlet yapılanmasına gideceksin. Anayasa'da değiştirmen gereken ne varsa oturur tartışırsın. İlk üç maddenin hukuki olarak değiştirilemez bir yapısı yok, bu anca artistik cümleler sarfetmek isteyen hukuk profesörleri tarafından üniversite anfilerinde zırvalanır. Dördüncü madde açıktır, der ki ilk üç madde değiştirilemez. Mantık da açıktır, basittir, dördüncü maddenin herhangi bir koruyucusu yoktur. Bu kadar basit bu iş. Ha değiştirilsin falan demiyorum, ancak daha demokratik bir toplum olma niyetimiz varsa (ki sizlerin bir çoğunun öyle bir niyeti yok biliyorum) bunların değiştirilebileceğini konuşmamız gerekir. Pratikte bir kazanım sağlamamıza vesile olacak bir değişim çıkmaz, değştirilmez. Bunu konuşabilme özgürlüğü, değiştirilme zorunluluğu getirmez.
Ulus Millet kavramını o laflarına çok bayılıdığımız ota boka alet etmeyi sevdiğimiz Atatürk'ün vizyonu çerçevesinde yeniden çizmemiz gerek. Türk Milleti, ırk olarak, genetik olarak Türk olanlardan ibaret değildir artık. Kavram/kelime tartışmasına girmemize gerek yok; ne demek istediğimi anlayan gayet anlar. Türkiye Cumhuriyeti, Anayasal düzeyde bu topraklarda bir çok ırkın / azınlığın varlığını kabul etmek, onların ülkenin bütünlüğüne zarar vermeyecek ölçüde haklarını teslim etmelidir, etmekle yükümlüdür. PKK'yı bitirme yolu buradan başlar. Sen adamları kendine aynı seviyeye çıkartırsan, PKK'nın bu insanları kışkırtacak bir kozu kalmayacaktır. PKK'yı bitirmek istiyorsan, bu şarttır. Topla tüfekle anca Red Alert oynar durursunuz.
Her azınlığa, asgari seviyede kültür mirasını koruma özgürlüğünü vermek zorundasınız. Devletin "dürüst" denetçileri gider, bölgede araştırma yapar, talep gelirse o bölgedeki eğitim kurumlarında yabancı dil statüsünde bölgedeki insanların dili de öğretilir. Adamın gramer kurallarını bilmediği bir dille konuşmasının bir anlamı yok, devlet bu desteği vermeli. Vodafone 1usta1000usta diyor da "edirneli tahta yapan amcalar"a bu kültür yok oluyor diye üzülüyoruz, br dilin yok olması ne demek? Bugün lazca, kürtçe, zart zurt ne varsa, bunların devlet eliyle doğru düzgün öğretilmesinden daha güzel ne olabilir?
Dil konusuna gelince hemen Devletin Resmi Dili muhabbeti geçecektir. O Türkçe kalacak arkadaş. Bunun değişmesindeki yansımalar çok başka yöne gider. En basit örneği, günlük hayatta karmaşa başlar. Bugün Finlandiya'da iki resmi dil var ve tüm resmi tabelalar, sokak isimleri, devlet kurumları iki dilde ve tam anlamıyla götüme benziyor bu uygulama. Zaten sen adam kendi kültürünü kendi içerisinde özgürce yaşama hakkı verdiğin zaman, adam nüfus müdürlüğüne gittiğinde türkçe form doldurmaktan gocunmayacaktır. Bir ırkı komple kansız olmakla suçlayacak kadar boş beleş bir adam değilsen bunun farkındasın...
Bunları yapmamaya direnirkenki ikiyüzlülüğümze ne kadar katlanacağız? Merak ediyorum gerçekten..
Almanya'da yaşayan Türkler'e Almanca bilme zorunluluğu getiriliyor diye kıyameti kopartıyoruz, ki adamların bunu istemesinden daha doğal bir şey olamaz; ancak burada Kürtlerin Kürtçe öğrenmesinden, devlet eliyle, inanılmaz çekiniyoruz. Sokakta anlamadığımız bir dilde konuşulduğunda rahatsız oluyormuşuz, bunu diyenler var yahu..
Ulan Köln'de de senin soydaşlarını şişlesinler o zaman, ondan niye kimse rahatsız olmuyor? Hemen " biz terörist miyiz?".... eh.. sen bütün Kürt Milleti'ni terörist olarak görüyorsan yapacak bir şey yok.. BDP'ye oy vermişlermişmiş.. BDP'den ben de tiksiniyorum, çözüm niyeti olmayan iki yüzlü piyonlar oldukları için.. de... bu adamlar, bütün kabinesi eski sağ-milliyetçilerden oluşan AKP'ye oy bastılar inandıklarında.. Bir kere verdiler, baktı AKP fos, geriye tek bir tercih kaldı yine. Şekil de olsa, yalan da olsa, safsata da olsa bu adamların varlığını kabul eden ve bunu dile getirebilen, sorunlarıyla ilgilenen tek parti BDP olduğundan olabilir mi?
Kaldı ki sen bu adamları, askerde tuvalet eğitimi verdirtecek kadar cahil ve imkansız bırakmışsın. Adam BDP'ye sarılmayacak da ne yapacak? varlığı yokluğu belli olmayacan CHP'ye mi verecek? Vampir parti MHP'ye mi verecek? Kime oy vermesini istiyorsun bu adamın? Adam ezilmişliğine çare olabilecekmiş gibi görebildiği tek partiye gidiyor, bu cehalette, son derece doğal bir sonuç bu.
AKP'ye oy verene "kafasına kuş sıçan millet.." diyerek salak cahil diyip geçebiliyorsun da, tamamen aynı şekilde kendine ilaç olduğunu sandığı halde zarar veren BDP'ye oy veren Kürtler'e neden hemen kansız terörist ibne giydiriyorsun?
Mecbursun kardeşim. Sen Atatürk'ten miras aldıysan bu ülkeyi, demokratik bir yapı kurmaya mecbursun. Demokrasinin ne olduğunu bilmeyen açık/gizli faşistler benim ne dediğimi, demokrasiden ne kastettiğimi anlamıyorlar, anlamasınlar, onlara ne yazsam boş zaten. Ama sen, ülkendeki "bütün halklara" insanlığın bir gereği olarak kültürel miraslarını yaşatma hakkı vermek zorundasın. Sen vermezsen bunu, elde edebileceğini iddia eden birileri çıkar, bu insanları sömürür, sana kan kusturur, ülkenin ağzına sıçar. Bu akşam da Siirt'te bir çatışma olmuş yanılmıyorsam..
Merak ediyorum bu kana susamış çevreler, bu işin ardı arkası kesilmezse ne yapacaklar..
Kandile girdin.. zap'a girdin.. Kara harekatını başlattın, 50km girdin içeri, 100km.. 1. orduyu yıktın kuzey ırak'a.. ama yok.. adamlar pusu kurmaya saldırmaya devam ediyor.. canlarına kıyıyor.. ne yapacaksın? apoya işkence önerileri varmış bazı arkadaşların... her saldırıdan sonra götüne bir kibrit mi sokacaksın adamın? ne geçecek eline?
Devletin başı çıkmış bugün, kendim haberi izleyene kadar inanmamıştım, "intikam" lafını etmiş ya..
Ulan maç mı yapıyoruz burada? İntikam alınacakmış.. Sen benim evladımı öldürdün, ben de seninkini öldüreceğim, bu esnada daha fazla evladım da ölecek.. Böyle böyle çözeceğim mi? ne lan bu? koskoca Cumhurbaşkanı çıkmış intikam diyor.. Misliyle alacağız acısını diyor...
Ne yapmamızdan çok ne yapmamamıza kaydım farkındayım ama.. yanlışlardan vazgeçmeye başladığımız gün zaten doğrular olmaya başlayacaktır..
Özerklik.. Bunun ne olduğunu bilmiyoruz biz milletçe, o yüzden bunun konusuna değinmiyorum bile. Ama azıcık dogmalardan uzak kendini geliştirmek isteyen varsa özerklik nedir, DÜnyadaki uygulamaları nasıldır biraz araştırsın, ondan sonra Türkiye Cumhuriyeti'nin bütünlüğüne nasıl bir tehdit oluşturabilir (mi?), orasını konuşabiliriz. Şu an bunun için erken.
bağımsız Kürdistan? varsa yiyen, bu isteğin meşruluğu, ahlakı vs ile ilgili tartışabiliriz.. ancak anlamamız gereken, Kürt halkının da, esasen yönetici PKK kadrosunun da böyle bir isteği olmadığıdır. öyle devlet olup yürümek, vakıf kurmaya benzemez. bağımsızlık göt ister. Al sana kosova.. ne güzel bağımsızlar değil mi?
Hee, bununla beraber.. PKK ile savaşmayacak mısın? elbette savaşacaksın. Şimdiki gibi hayalete karşı savaşıyor olmayacaksın üstelik. artık sana daha çok sahip çıkan bir Kürt halkı olacak arkanda. Sen o adamın kültürünü güvence altına aldıktan sonra hala daha PKK ile hareket eden varsa, keseceksin cezanı. Senin canını öldürmeye kimsenin hakkı yok. Buna karşı çıkan da yok..
Sen bu adama insani yaşam şartları sağladığın zaman salak değil ki boş işler peşinde koşsun.. (he Kürttün kansızdır salaktır diyorsan.. boşuna okudun, hemen sağ üstteki çarpıya sol click..)
Efendim uyuşturucu silah kaçakçılığı onların elindeymiş. Ya sen bugün adamın elinde olanla, yarın sen doğruları yaptığında elinde olacağı ne kıyaslıyorsun? istanbul'da safkan Türk olup pis işlere bulaşan adam mı yok? pisliğin ırkı mı olur? (var diyorsun değil mi?... sol click...)
çok kolay bu işin çözümü çok... o kadar kolay ki belki de bu yüzden inanmıyor kimse çözülebileceğine... cahil olmak için eğitildi bu toplum.. ve görevini yerine getiriyor..
şunları ben bir forumda insanlarla konuşurken iki dakika daha düşünüp genişleterek yazdım... niyeti olan bir "kitle" bunu oturur adam akıllı masaya yatırır, mis gibi çözümünü üretir..
ve kusura bakmayın.. bunun yolu, Kürt Halkıyla da, BDP ile de PKK ile de masaya oturmaktan geçer.. öyle devlet teröristle ne görüşecekmiş falan gibi deli saçması tavırlarla olmaz.. adamın "resmi olarak" sana neden saldırdığını bile bilmiyorsun.. neden sorusunu sormamışsın ki, cevap verebilesin, haklılığını ortaya koyabilesin, çözüm üretebilesin.. kendi kendine cevaplar verip bir hayalet ordu ile savaşmaya devam ediyorsun..
hadi şimdi biraz kürt keselim...
Öncelikle sen daha demokratik bir devlet yapılanmasına gideceksin. Anayasa'da değiştirmen gereken ne varsa oturur tartışırsın. İlk üç maddenin hukuki olarak değiştirilemez bir yapısı yok, bu anca artistik cümleler sarfetmek isteyen hukuk profesörleri tarafından üniversite anfilerinde zırvalanır. Dördüncü madde açıktır, der ki ilk üç madde değiştirilemez. Mantık da açıktır, basittir, dördüncü maddenin herhangi bir koruyucusu yoktur. Bu kadar basit bu iş. Ha değiştirilsin falan demiyorum, ancak daha demokratik bir toplum olma niyetimiz varsa (ki sizlerin bir çoğunun öyle bir niyeti yok biliyorum) bunların değiştirilebileceğini konuşmamız gerekir. Pratikte bir kazanım sağlamamıza vesile olacak bir değişim çıkmaz, değştirilmez. Bunu konuşabilme özgürlüğü, değiştirilme zorunluluğu getirmez.
Ulus Millet kavramını o laflarına çok bayılıdığımız ota boka alet etmeyi sevdiğimiz Atatürk'ün vizyonu çerçevesinde yeniden çizmemiz gerek. Türk Milleti, ırk olarak, genetik olarak Türk olanlardan ibaret değildir artık. Kavram/kelime tartışmasına girmemize gerek yok; ne demek istediğimi anlayan gayet anlar. Türkiye Cumhuriyeti, Anayasal düzeyde bu topraklarda bir çok ırkın / azınlığın varlığını kabul etmek, onların ülkenin bütünlüğüne zarar vermeyecek ölçüde haklarını teslim etmelidir, etmekle yükümlüdür. PKK'yı bitirme yolu buradan başlar. Sen adamları kendine aynı seviyeye çıkartırsan, PKK'nın bu insanları kışkırtacak bir kozu kalmayacaktır. PKK'yı bitirmek istiyorsan, bu şarttır. Topla tüfekle anca Red Alert oynar durursunuz.
Her azınlığa, asgari seviyede kültür mirasını koruma özgürlüğünü vermek zorundasınız. Devletin "dürüst" denetçileri gider, bölgede araştırma yapar, talep gelirse o bölgedeki eğitim kurumlarında yabancı dil statüsünde bölgedeki insanların dili de öğretilir. Adamın gramer kurallarını bilmediği bir dille konuşmasının bir anlamı yok, devlet bu desteği vermeli. Vodafone 1usta1000usta diyor da "edirneli tahta yapan amcalar"a bu kültür yok oluyor diye üzülüyoruz, br dilin yok olması ne demek? Bugün lazca, kürtçe, zart zurt ne varsa, bunların devlet eliyle doğru düzgün öğretilmesinden daha güzel ne olabilir?
Dil konusuna gelince hemen Devletin Resmi Dili muhabbeti geçecektir. O Türkçe kalacak arkadaş. Bunun değişmesindeki yansımalar çok başka yöne gider. En basit örneği, günlük hayatta karmaşa başlar. Bugün Finlandiya'da iki resmi dil var ve tüm resmi tabelalar, sokak isimleri, devlet kurumları iki dilde ve tam anlamıyla götüme benziyor bu uygulama. Zaten sen adam kendi kültürünü kendi içerisinde özgürce yaşama hakkı verdiğin zaman, adam nüfus müdürlüğüne gittiğinde türkçe form doldurmaktan gocunmayacaktır. Bir ırkı komple kansız olmakla suçlayacak kadar boş beleş bir adam değilsen bunun farkındasın...
Bunları yapmamaya direnirkenki ikiyüzlülüğümze ne kadar katlanacağız? Merak ediyorum gerçekten..
Almanya'da yaşayan Türkler'e Almanca bilme zorunluluğu getiriliyor diye kıyameti kopartıyoruz, ki adamların bunu istemesinden daha doğal bir şey olamaz; ancak burada Kürtlerin Kürtçe öğrenmesinden, devlet eliyle, inanılmaz çekiniyoruz. Sokakta anlamadığımız bir dilde konuşulduğunda rahatsız oluyormuşuz, bunu diyenler var yahu..
Ulan Köln'de de senin soydaşlarını şişlesinler o zaman, ondan niye kimse rahatsız olmuyor? Hemen " biz terörist miyiz?".... eh.. sen bütün Kürt Milleti'ni terörist olarak görüyorsan yapacak bir şey yok.. BDP'ye oy vermişlermişmiş.. BDP'den ben de tiksiniyorum, çözüm niyeti olmayan iki yüzlü piyonlar oldukları için.. de... bu adamlar, bütün kabinesi eski sağ-milliyetçilerden oluşan AKP'ye oy bastılar inandıklarında.. Bir kere verdiler, baktı AKP fos, geriye tek bir tercih kaldı yine. Şekil de olsa, yalan da olsa, safsata da olsa bu adamların varlığını kabul eden ve bunu dile getirebilen, sorunlarıyla ilgilenen tek parti BDP olduğundan olabilir mi?
Kaldı ki sen bu adamları, askerde tuvalet eğitimi verdirtecek kadar cahil ve imkansız bırakmışsın. Adam BDP'ye sarılmayacak da ne yapacak? varlığı yokluğu belli olmayacan CHP'ye mi verecek? Vampir parti MHP'ye mi verecek? Kime oy vermesini istiyorsun bu adamın? Adam ezilmişliğine çare olabilecekmiş gibi görebildiği tek partiye gidiyor, bu cehalette, son derece doğal bir sonuç bu.
AKP'ye oy verene "kafasına kuş sıçan millet.." diyerek salak cahil diyip geçebiliyorsun da, tamamen aynı şekilde kendine ilaç olduğunu sandığı halde zarar veren BDP'ye oy veren Kürtler'e neden hemen kansız terörist ibne giydiriyorsun?
Mecbursun kardeşim. Sen Atatürk'ten miras aldıysan bu ülkeyi, demokratik bir yapı kurmaya mecbursun. Demokrasinin ne olduğunu bilmeyen açık/gizli faşistler benim ne dediğimi, demokrasiden ne kastettiğimi anlamıyorlar, anlamasınlar, onlara ne yazsam boş zaten. Ama sen, ülkendeki "bütün halklara" insanlığın bir gereği olarak kültürel miraslarını yaşatma hakkı vermek zorundasın. Sen vermezsen bunu, elde edebileceğini iddia eden birileri çıkar, bu insanları sömürür, sana kan kusturur, ülkenin ağzına sıçar. Bu akşam da Siirt'te bir çatışma olmuş yanılmıyorsam..
Merak ediyorum bu kana susamış çevreler, bu işin ardı arkası kesilmezse ne yapacaklar..
Kandile girdin.. zap'a girdin.. Kara harekatını başlattın, 50km girdin içeri, 100km.. 1. orduyu yıktın kuzey ırak'a.. ama yok.. adamlar pusu kurmaya saldırmaya devam ediyor.. canlarına kıyıyor.. ne yapacaksın? apoya işkence önerileri varmış bazı arkadaşların... her saldırıdan sonra götüne bir kibrit mi sokacaksın adamın? ne geçecek eline?
Devletin başı çıkmış bugün, kendim haberi izleyene kadar inanmamıştım, "intikam" lafını etmiş ya..
Ulan maç mı yapıyoruz burada? İntikam alınacakmış.. Sen benim evladımı öldürdün, ben de seninkini öldüreceğim, bu esnada daha fazla evladım da ölecek.. Böyle böyle çözeceğim mi? ne lan bu? koskoca Cumhurbaşkanı çıkmış intikam diyor.. Misliyle alacağız acısını diyor...
Ne yapmamızdan çok ne yapmamamıza kaydım farkındayım ama.. yanlışlardan vazgeçmeye başladığımız gün zaten doğrular olmaya başlayacaktır..
Özerklik.. Bunun ne olduğunu bilmiyoruz biz milletçe, o yüzden bunun konusuna değinmiyorum bile. Ama azıcık dogmalardan uzak kendini geliştirmek isteyen varsa özerklik nedir, DÜnyadaki uygulamaları nasıldır biraz araştırsın, ondan sonra Türkiye Cumhuriyeti'nin bütünlüğüne nasıl bir tehdit oluşturabilir (mi?), orasını konuşabiliriz. Şu an bunun için erken.
bağımsız Kürdistan? varsa yiyen, bu isteğin meşruluğu, ahlakı vs ile ilgili tartışabiliriz.. ancak anlamamız gereken, Kürt halkının da, esasen yönetici PKK kadrosunun da böyle bir isteği olmadığıdır. öyle devlet olup yürümek, vakıf kurmaya benzemez. bağımsızlık göt ister. Al sana kosova.. ne güzel bağımsızlar değil mi?
Hee, bununla beraber.. PKK ile savaşmayacak mısın? elbette savaşacaksın. Şimdiki gibi hayalete karşı savaşıyor olmayacaksın üstelik. artık sana daha çok sahip çıkan bir Kürt halkı olacak arkanda. Sen o adamın kültürünü güvence altına aldıktan sonra hala daha PKK ile hareket eden varsa, keseceksin cezanı. Senin canını öldürmeye kimsenin hakkı yok. Buna karşı çıkan da yok..
Sen bu adama insani yaşam şartları sağladığın zaman salak değil ki boş işler peşinde koşsun.. (he Kürttün kansızdır salaktır diyorsan.. boşuna okudun, hemen sağ üstteki çarpıya sol click..)
Efendim uyuşturucu silah kaçakçılığı onların elindeymiş. Ya sen bugün adamın elinde olanla, yarın sen doğruları yaptığında elinde olacağı ne kıyaslıyorsun? istanbul'da safkan Türk olup pis işlere bulaşan adam mı yok? pisliğin ırkı mı olur? (var diyorsun değil mi?... sol click...)
çok kolay bu işin çözümü çok... o kadar kolay ki belki de bu yüzden inanmıyor kimse çözülebileceğine... cahil olmak için eğitildi bu toplum.. ve görevini yerine getiriyor..
şunları ben bir forumda insanlarla konuşurken iki dakika daha düşünüp genişleterek yazdım... niyeti olan bir "kitle" bunu oturur adam akıllı masaya yatırır, mis gibi çözümünü üretir..
ve kusura bakmayın.. bunun yolu, Kürt Halkıyla da, BDP ile de PKK ile de masaya oturmaktan geçer.. öyle devlet teröristle ne görüşecekmiş falan gibi deli saçması tavırlarla olmaz.. adamın "resmi olarak" sana neden saldırdığını bile bilmiyorsun.. neden sorusunu sormamışsın ki, cevap verebilesin, haklılığını ortaya koyabilesin, çözüm üretebilesin.. kendi kendine cevaplar verip bir hayalet ordu ile savaşmaya devam ediyorsun..
hadi şimdi biraz kürt keselim...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)